22 Ekim 2008 Çarşamba

Niçin Kur'an teknolojik buluşlardan açıkça bahsetmiyor?

Din bir imtihandır. Teklif-i İlâhî bir tecrübedir. Tâ ervâh-ı âliye ile ervâh-ı sâfile müsâbaka meydanında birbirinden ayrılsın. Nasıl ki bir mâdene ateş veriliyor, tâ elmasla kömür, altınla toprak birbirinden ayrılsın. Öyle de, bu dâr-ı imtihanda olan teklifât-ı İlâhiye bir ibtilâdır ve bir müsâbakaya sevktir ki, istidad-ı beşer mâdeninde olan cevâhir-i âliye ile mevadd-ı süfliye birbirinden tefrik edilsin. Mâdem Kur'ân, bu dâr-ı imtihanda bir tecrübe sûretinde, bir müsâbaka meydanında beşerin tekemmülü için nâzil olmuştur; elbette şu dünyevî ve herkese görünecek umûr-u gaybiye-i istikbâliyeye yalnız işaret edecek ve hüccetini ispat edecek derecede akla kapı açacak. Eğer sarâhaten zikretse, sırr-ı teklif bozulur. âdetâ gökyüzündeki yıldızlarla vâzıhan Lâ ilâhe illallah yazmak misillü bir bedâhete girecek; o zaman, herkes ister istemez tasdik edecek. Müsâbaka olmaz; imtihan fevt olur. Kömür gibi bir ruh ile elmas gibi bir
ruh beraber kalacaklar.
(Çünkü, medeniyet-i beşeriye hârikalarının hakları bahs-i Kur'ânîde o kadar olabilir. Zîrâ, Kur'ân'ın vazife-i asliyesi daire-i Rubûbiyetin kemâlât ve şuûnâtını ve daire-i ubûdiyetin vezâif ve ahvâlini tâlim etmektir. Öyle ise, şu havârik-ı beşeriyenin o iki dairede hakları yalnız bir zayıf remz, bir hafif işaret ancak düşer. Çünkü, onlar daire-i Rubûbiyetten haklarını isteseler, o vakit pek az hak alabilirler.

Meselâ, tayyâre-i beşer Haşiye 2 Kur'ân'a dese: "Bana bir hakk-ı kelâm ver, âyâtında bir mevkî ver." Elbette o daire-i Rubûbiyetin tayyâreleri olan seyyârât, arz, kamer, Kur'ân nâmına diyecekler: "Burada cirmin kadar bir mevkî alabilirsin."

Eğer beşerin tahte'l-bahirleri, âyât-ı Kur'âniyeden mevkî isteseler, o dairenin tahte'l-bahirleri, yani, bahr-i muhît-i havaîde ve esir denizinde yüzen zemin ve yıldızlar ona diyecekler: "Yanımızda senin yerin görünmeyecek derecede azdır."

Eğer elektriğin, parlak, yıldız-misâl lâmbaları, hakk-ı kelâm isteyerek, âyetlere girmek isteseler, o dairenin elektrik lâmbaları olan şimşekler, şahaplar ve gökyüzünü zînetlendiren yıldızlar ve misbahlar diyecekler: "Işığın nisbetinde bahis ve beyâna girebilirsin.")

Hiç yorum yok: