21 Ekim 2008 Salı

Allah'ın tek iken her yerde,her şeye yakın ve her işi bizzat elinde tutmasına bir örnek..

Birtek zât, muhtelif aynalar vâsıtasıyla külliyet kesb eder. Cüz'î-yi hakiki iken, umumi şuûnâta mâlik bir küllî hükmüne geçer. Meselâ, şems bir cüz'î bir şahıs iken, eşyâ-i şeffâfe vâsıtasıyla, öyle küllî hükmüne geçer ki, rûy-i zemini timsâlleriyle, akisleriyle dolduruyor; hattâ katarât ve parlak zerrât adedince cilveleri bulunuyor. Güneşin harareti ve ziyâsı ve ziyânın içinde olan yedi renkli elvân-ı seb'ası, herbirisi, mukabilindeki eşyaya muhît, âmm ve şâmil oldukları halde; herbir şeffaf şey dahi güneşin timsâliyle beraber harareti, hem ziyâyı, hem elvân-ı seb'ayı gözbebeğinde saklıyor ve sâfî kalbini ona bir taht yapıyor.
Evet, nasıl güneş, kayıtsız nuru, maddesiz aksi vâsıtasıyla, sana senin gözbebeğinden daha yakın olduğu halde, sen mukayyed olduğun için ondan gayet uzaksın, ona yaklaşmak için çok kayıtlardan tecerrüd etmek, çok merâtib-i külliyeden geçmek lâzım gelir; âdetâ mânen yer kadar büyüyüp kamer kadar yükselip, sonra doğrudan doğruya güneşin mertebe-i asliyesine bir derece yanaşabilir ve perdesiz görüşebilirsin; öyle de, Celîl-i Zülcemâl, Cemîl-i Zülkemâl, sana gayet yakındır. Sen Ondan gayet uzaksın. Kalbin kuvveti, aklın ulviyeti varsa, temsildeki noktaları hakikate tatbike çalış.

Hiç yorum yok: